Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde, emeğin değerini korumak, ekmeğimizi çoğaltmak, hakça paylaşmak, birliğimizi ve kardeşliğimizi haykırmak; bizi bir kılan, diri kılan Çanakkale ruhunu millet olarak yeniden yaşamak, unutanlara ve unutturanlara hatırlatmak için Çanakkale’deyiz” dedi.
Memur-Sen, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü Çanakkale’de kutladı. Türkiye’nin dört bir yanından geceden itibaren otobüslerle gelen üyeler, saat 10.00’dan itibaren Kordon boyunda buluştu ve ellerinde pankartlarla isteklerini dile getirdi.
Coşkulu ve bayram havasında geçen kutlamalar, halk oyunları gösterileriyle başladı. Sık sık, “Sevgi, birlik, kardeşlik, Memur-Sen’de birleştik”, “İşte Çanakkale ruhu, işte Memur-Sen”, “İnanca saygı, başörtüye özgürlük”, “Zincirler kırılsın, Ayasofya ibadete açılsın” sloganlarının atıldığı kutlamalarda birlik, kardeşlik ve barış mesajları verildi.
Kardeşlik Hukukunun Yaşayan Modeliyiz
Folklor gösterilerinin ardından kürsüye çıkan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 1 Mayıs’ı, “emek” ve “dayanışma” kavramlarının anlamlı kıldığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Çanakkale, her iki kavramın da zirve yaptığı, insanî ve imanî duruşlara zemin olmuş bir coğrafyadır. Bağımsızlığa, imana, inanca ve medeniyete yönelik, yedi düvele karşı bütün bedenini, gücünü, idrakini ortaya koyarak verilen direnişten daha büyük, daha anlamlı bir emek olabilir mi? Çanakkale ruhu, renkleri, dilleri, ırkları, kavimleri, kıtaları, meşrepleri, mezhepleri farklı olanları; kadınları, erkekleri, anaları, çocukları, devleti, milleti, şehitleri, gazileri, birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhuyla yoğuran mayadır. İşte bu yüzden Çanakkale’deyiz. Biz, fitnenin, bölücülüğün, terörün, ötekileştirmenin milletin kardeşlik pınarını kirletmesine izin vermeyen Çanakkale’yiz. Biz, Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkez ve Acem’i ile 81 Çanakkale inşa etmiş Türkiye’yiz. Biz, ‘insanlar ya dinde kardeşin ya yaradılışta eşindir, eşitindir’ idrakini seslendiren bir medeniyetin mensuplarıyız. Bağımsızlık için birlikte savaşmayı, kardeşlik zemininde bir ve beraber yaşamayı başarmış bir ceddin nesliyiz. Çalışanların hakkını arayan ve koruyan, haksızlığa direnen, kardeşlik hukukunu inşa ve ihya eden gönül elçileriyiz. Memur-Sen, kardeşlik hukukunun yaşayan modelidir. Memur-Sen, medeniyet, iman, ihlas, kardeşlik, özgürlük, vicdan ve demokrasi diyen herkesle paydaştır. Emeğe değer veren, ekmeği büyütmek için mücadele eden, millete vurulmak istenen prangaları kıran, terörden uzak duran, akan kanı durdurmak için çaba gösteren herkesle, her kesimle beraberdir.”
Biz, Asil Bir Medeniyetin Akil Örgütü Olarak Yol Alıyoruz
Çözüm sürecine de değinen Gündoğdu, terörün kendine mesken tutmaya çalıştığı illerde yaşayan vatandaşlarımızın mahrumiyetinin, mağduriyetinin sona ermesi için çaba sarf ettiklerini belirterek, “Sadece üyelerimizin değil, bütün kamu görevlilerinin can güvenliği meselesi yaşamadan kamu hizmeti sunabilmesi, herkesin eşit vatandaşlık temelinde kamu hizmetlerinden yararlanabilmesi hedefiyle sendikacılık yapıyoruz. Milletin temsilcisi olarak, sözümüzü, sesimizi, gündüzümüzü, gecemizi, gücümüzü, enerjimizi millet adına sarf ediyoruz. Biz, asil bir medeniyetin akil örgütü olarak yol alıyoruz. Hakka, hakikate, huzura ve kardeşliğe giden yolları buluyoruz. Bu idrakle milletin birliğine, kardeşliğine ve huzuruna kast eden terör belasının sona ermesi için dün olduğu gibi bugün de sorumluluk alıyoruz. Akil insanlar heyetinde niye yer aldığımızı sorgulayanlar, kendi zihinlerindeki ihanet zehrini bize bulaştırmaya çalışanlar, ‘yargılanacaksınız, hesap vereceksiniz’ diyerek bizi tehdit ettiğini sananlar var. Akıl yoksunu, izan yoksulu mahfillerin saldırısı bizi ümitlendiriyor. Doğru yolda olduğumuza olan inanç ve kanaatimizi artırıyor. İşte bu yüzden, şehitlerimizin aziz hatıralarına halel gelmemesini, gazilerimizin ve şehit yakınlarımızın incitilmemesini kırmızı çizgimiz ilan edip çıktığımız bu yola inançla ve kararlılıkla devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Çalışma Şartlarımız Uygun Hale Getirilsin
Sendika olarak taleplerini dile getiren Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, şöyle konuştu: “Kamu görevlilerinin haklı beklentilerini hep birlikte bir kez daha haykırıyoruz. 4/B ve 4/C’liler başta olmak üzere bütün sözleşmeliler ve geçici personel hemen kadroya alınmalıdır. 2005 yılından sonra göreve başlayan personele 1 derece verilmelidir. Yardımcı hizmetler sınıfı personeline ek gösterge verilmelidir. Disiplin cezalarının affına ilişkin kanuni düzenleme yapılmalıdır. Yıllık izinler iş günü esasına göre düzenlenmelidir. Bütün istihdam türlerinde izin süreleri eşit hale getirilmelidir. Fazla çalışma ücreti kapsamındaki mağduriyetler giderilmeli, mesai ücretleri artırılarak ödenmelidir. Sosyal güvenlik primi ödenmiş bütün çalışmalar, kazanılmış hak aylığında değerlendirilmelidir. Emekli ikramiyesindeki 30 yıllık süre sınırlaması kaldırılmalıdır. Fiilen çalışılan dönemdeki maaş ile emekli maaşı arasındaki makas daraltılmalı, emekliler de eş ve çocuk yardımlarından yararlanmalıdır. Öğretmen ve akademik personel başta olmak üzere 666 sayılı KHK’nın mağdur ettiği kamu görevlilerinin ek ödeme mağduriyeti giderilmelidir. Statü yönüyle ayırım yapılmaksızın kadın kamu görevlileri, daha az gece nöbeti ve gece vardiyası görevi yapmalıdır. Engelli kamu görevlilerinin çalışma hayatına ilişkin engelleri kaldırılmalı ve yöneticilik görevlerine atanmada eşit birer aday olmaları sağlanmalıdır. Güvenlik hizmeti sunan kurumlardaki sivil personel başta olmak üzere sendikal örgütlenme engelleri ve yasakları kaldırılmalıdır. Sendika kurdukları için görevlerine son verilen emniyet personeli Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda görevlerine iade edilmelidir. Kamu görevlilerine rücu edilen tazminatlara karşılık kurum tarafından mali sorumluluk sigortası yaptırılmalıdır. Adaylık dönemi içinde alınan disiplin cezası sebebiyle göreve son verilmesi uygulamasına son verilmelidir. Bu yılki toplu sözleşme görüşmeleri Ramazan Bayramı’na denk geliyor. Bu yılki toplu sözleşmelerde kamu işvereninin bize bayramı zehir etmeyecek ve çifte Bayram yaşatacak bir anlayışla masaya gelmesini bekliyoruz.”
Kadınların Hakları ya İhlal ya da İhmal Ediliyor
Bu ülkede kadınların eğitim, çalışma ve siyaset haklarının ya ihlal ya ihmal edildiğini kaydeden Gündoğdu, “Bu ülkede kamu çalışanlarının kılık-kıyafeti dahi darbecilerin tek tipçi zihniyetiyle belirlendi. Müesses nizam; kravatsız erkek memuru, başörtülü kadın memuru kendisi için tehlike olarak kabul etti. Sakalın risk, bıyık şeklinin siyasi simge kabul edildiği bir algı oluşturuldu. Ayakkabı modeli, topuk şekli, kumaş cinsi ve rengi devletin amir hükmü olarak dizayn edildi. Nasıl giyineceğine devlet tarafından karar verilen kamu görevlisi kavramı hukuk alemine dahil edildi. Bu ülkenin ufkunu kapatanlarla uğraşmak yerine, inandığı için başını kapatanlar hedef haline getirildi. Biz buna itiraz ve isyan ettik. Kılık-kıyafet özgürlüğümüzü kazanmak için mücadele ettik. Bir ay gibi kısa sürede, milletimizin desteğini ifade eden 12 milyon 300 bin imza topladık. 1500-2000 kişilik anketlerin gazetelere manşet olduğu, siyasiler tarafından itibar edildiği bir ülkede, 12 milyon 300 bin kişinin aynı yöndeki iradesini hükümetin dikkate almasını, darbe ürünü 82 model yasakçı yönetmeliği yırtıp atmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Başörtülü Kamu Çalışanına Bedel Ödetildi
Çanakkale Savaşı’nda başında örtüyle cepheye mermi taşıyan anaların, ninelerin üzerinden fedakârlık destanları anlatıldığını dile getiren Ahmet Gündoğdu başında örtüsüyle sağlık hizmeti sunan, eğitim hizmeti veren, yazan, çizen kamu görevlilerine bedel ödetildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Daha fazla bedel ödememek için bu ucube yönetmeliği yok saydık. 18 Mart’ta başlattığımız sivil itaatsizlik eylemiyle birlikte darbe ürünü yasakları fiilen kaldırdığımızı bir kez daha ilan ediyoruz. Fiilen kaldırdığımız yasağın hukuken hala kalkmamış olmasını da sivil iradeye, millet iradesine karşı itaatsizlik olarak değerlendiriyoruz.”
Zincirler Kırılsın, Ayasofya İbadete Açılsın
Hükümetten, Ayasofya ile ilgili bir beklentileri olduğunu söyleyen Gündoğdu, “‘Zincirler kırılsın, Ayasofya ibadete açılsın’ şeklindeki milli talebimiz bugünlerde toplumun bütün kesimleri tarafından imza kampanyaları, eylemler ve mitinglerle Türkiye gündemine taşınmıştır. Artık milletin talebi doğrultusunda Fatih’in mirası Ayasofya Camii ibadete açılmalıdır. Hükümet gerekeni bir an önce yapmalıdır” dedi.
Tarihçi Yazar ve Akil İnsanlar Marmara Grubu üyesi Mustafa Armağan ise, birlik ve beraberlik mesajları verdi. Anadolu insanının bu topraklar üzerinde iki büyük imparatorluk kurduğunu kaydeder Armağan, birlik sağlandığı takdirde bir üçüncü imparatorluğun kurulmaması için herhangi bir engelin olmadığını vurguladı.