Şube Başkanı Orhan SANCAKTAROĞLU ; Eğitimin Kalitesini Artıracak Bir Bütçe İstiyoruz
2013 mali yılıİçin öngörülen merkezi yönetim bütçesi 403 milyar 988 milyon, Milli Eğitim Bakanlığı’na öngörülen bütçe ise 47 milyar 496 milyon 378 bin 650 liradır. Söz konusu rakam, geçen yıl MEB bütçe rakamı olan 39 milyar 169 milyon 379 bin 190 liranın yüzde 21,26 fazlasıdır. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi tahmini milli gelirin yüzde 3,02’sine, merkezi yönetim bütçesinin yüzde 11,76’sına karşılık gelmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı için öngörülen 47 milyar 496 milyon 378 bin 650 liralık bütçenin 32 milyar 983 milyon lirası personel giderlerine, 5 milyar 210 milyon lirası sosyal güvenlik prim ödemelerine, 3 milyar 952 milyon lirası mal ve hizmet alımlarına, 1 milyar 368 milyon lirası cari transferlere, 3 milyar 955 milyon lirası sermaye giderlerine, 27 milyon lirası ise sermaye transferlerine ayrılmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin merkezi bütçe içindeki payının gayrı safi yurtiçi hâsılaya oranını artırılması planını olumlu bulmakla birlikte yeterli görmüyoruz. MEB bütçesi geçen yıla göre her ne kadar yüzde 21,26 artış göstermekte ve bu artışın personel giderlerine karşılık gelen oranı ortalama artışın yüzde 19,04’ü olsa da, gerek 2012 yılında öğretmenliğe atananların gerekse 2013 yılında öğretmenliğe atanacak olanların sayıları dikkate alındığında, bu artışın öğretmen maaşlarına aynı oranda yansımayacağı, hatta öğretmenleri az da olsa memnun edebilecek bir artışın bile hayata geçirilemeyeceği açıktır. Bu, zaten 2012 yılında ek ödeme artışı yapılmadığı için memur maaşlarının altına düşen öğretmen maaşlarının alım gücünün daha da düşeceği anlamına gelmektedir ki, bu durumun eğitimin temel direği olan ve özverili çalışmalarından ödün vermeyen eğitim çalışanlarının mağduriyetinin daha da artmasına yol açacağı açıktır. Eğitim-Bir-Sen olarak bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir.
Bütçenin diğer kalemlerinin yeterli olmadığı da açıktır. Zira zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması ile oluşan/oluşacak okul, derslik ihtiyacının karşılanması; derslik başına düşen öğrenci sayısının OECD ülkeleri seviyesine getirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın orta vadede okul öncesi eğitimde hedeflenen seviyeye ulaşma, bu yıl ilkokul 1. sınıfa kayıt olan öğrencinin fazlalığı, liselerin zorunlu olmasıyla öğrenci sayılarında artışı sağlanması, ikili eğitim uygulamasından normal eğitim uygulamasına geçilmesi; ilköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak ikiye ayrılması ile ayrı binalarda eğitim verilmeye başlanmasına paralel olarak okul ve derslik ihtiyacı artmıştır.
Okulların ihtiyaçlarının karşılanması ve fiziki ortamlarının iyileştirilmesi için bütçeden yine pay ayrılmamıştır. Okulların yakacak, temizlik, kırtasiye ve benzeri giderlerinin bağışlara ihtiyaç duyulmadan karşılanabilmesi, bu bütçe rakamları ile mümkün görülmemektedir. Bu durum, eğitim kurumları yöneticilerinin velilerden bağış toplamaya zorlamaya devam edeceği anlamı taşımaktadır.
Sonuç itibarıyla, bütçede eğitime ayrılan payda öngörülen oran, önceki yıllara göre artmış olsa da, yeni eğitim sistemi ile birlikte öğretmen, okul ve dersliklere duyulan ihtiyaç, eğitimde beklenen kalitenin artırılmasına dönük hedeflerin gerçekleşmesi ve öğretmenlerimizin ‘eşit işe eşit ücret’ politikası gereği ek ödeme mağduriyetlerinin giderilmesine dönük çalışmaların olması için öngörülen bütçe rakamları yeterli değildir.
Eğitimin kalitesinin artırılması için hükümetin birinci önceliği eğitim olmalıdır. Bu nedenle eğitime ayrılan bütçe, eğitim ve eğitim çalışanlarının ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak bir bütçe olmalıdır. Üniversitelerimizde eğitimin kalitesinin artırılmasını, yeni kurulun üniversitelerimizin ihtiyaç ve fiziki ortamlarının iyileştirilmesini ve araştırma imkânlarının artırılmasını sağlayacak bir bütçeye ihtiyaç vardır.