Vatanı emperyalist güçlerin müşterek saldırılarıyla işgale uğrayan milletimizin özgürlük ve istiklal aşkıyla sömürüye ve tutsaklığa karşı destansı bir direnişin ardından kazandığı zaferle dirilişini yeniden gerçekleştirmesinin yıl dönümünü tazelenen heyecanla idrak ediyoruz.
Yeniden diriliş ve var olma iradesi 97 yıl önce, 23 Nisan Cuma günü Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla kurumsal bir nitelik kazanmıştır. Meclisin açılışı, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesiyle kendi devletine sahip olarak özgürce yaşama iradesinin göstergesi; asla teslim olmayan bir iman ve azimle istiklal savaşını veren iradenin millet varlığını tekrar canlandırması, diriltmesidir.
Maddi zenginliklerimizi sömürmenin yanı sıra, din, iman ve mukaddes değerleri de ortadan kaldırmak isteyen emperyalistlere karşı girişilen savaş tam da o değerleri korumak için verilmiştir. İmanı, vatanı ve namusu korumak, istiklal mücadelemizi tek amaçta birleştiren tek hakikat olmuştur. Millet kendi varlığını asla değerlerinden ayrı düşünmemiş; değerlerinden ayrı yaşamayı zillet kabul etmiştir. Zillet içinde yaşamaktansa izzet içinde ölme onuru, bize özgürlüğü, bağımsızlığı armağan etmiştir. İstiklal harbinden kuruluşa kadar milleti harekete geçiren, bugün de bizi millet yapan ruh, işte budur. Varoluş ve özgürlük iddiamız bu ruhla kazanılmış, bu ruhla mücadele verilmiş, bu ruhla zafer elde edilmiştir.
Ülkemizi işgal etmeyi, milletimizi boyunduruk altına almayı amaçlayan saldırılarla beraber, millî iradenin istiklal ve istikbal mücadelesi de yeni biçimleriyle önem arz etmektedir. Bizi cephe hattında dize getiremeyenler sinsice, haince kurup işlettikleri vesayetçi yapılarla irade ve egemenliğimize ipotek koyarak insanımızı susturmak istemişlerdir.
Bütün darbelerde, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki süreçte, millî egemenliğin hayati önemini ve egemenliğimize ölümüne sahip çıkmanın vazgeçilmez gereğini bir kez daha anladık. 15 Temmuz direnişini yeni bir dirilişe yönelten aynı ruh ve heyecan, aynı benlik ve olgunluktur.
İrade ve istiklalini imanla bütünleştiren milletimiz, dünyada sömürgeleştirilememiş ender milletlerdendir. O nedenle, bugün bu tarihi tecrübe ve başarımıza istinaden dünyanın ve bütün mazlumların umudu haline gelmiş bulunmaktadır.
Bugün hayallerimizi daha büyük amaç ve ufuklarla beslemeli, özellikle eğitim ve kültür alanlarında, demokratik gelişmeler ve ekonomik alanda elde edeceğimiz başarılarla, dünya barışına daha çok katkı vermeli, yeni bir medeniyet oluşumuna zemin hazırlamalıyız.
Çocuk ölümlerinin arttığı, çocuk sömürüsünün yaygınlaştığı; terör, savaş ve iltica gibi nedenlerle yüz binlerce çocuğun geleceğinin ve hayatının yok olduğu, milyonlarcasının yetim, öksüz, kimsesiz kaldığı günümüzde, çözüm üretmek ve daha huzurlu yarınlar inşa etmek amacıyla çocukların meselesini gündemde tutmak, bu yönde bir bilinç ve farkındalık oluşturmak için de 23 Nisan önemli bir gündür.
Yeni Türkiye’yi inşa edecek, barış içinde bir dünyanın kurulmasında önemli roller üstlenecek olan çocuklarımızın özgür düşünceli, kendi başına karar verebilen, sorgulayan, hayatın güçlükleriyle baş edebilecek ölçüde donanımlı bir şekilde yetiştirilmeleri hepimizin ortak hedefi olmalıdır. Geleceğe bırakabileceğimiz en güzel miras; istikrarı yakalamış, kendi iç sorunlarını çözüme kavuşturmuş, daha güzel, daha özgür ve daha huzurlu bir Türkiye olacaktır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, millî irade ve egemenliğin devredilmez, vazgeçilmez öneminin bir kez daha anlaşılması umudu ve beklentisiyle, içeriden ve dışarıdan özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza dönük her alçak saldırı ve kumpasa karşı, kurucu iradenin canlılığıyla millet olarak daha çok bütünleşmemiz gerektiğini ifade ediyoruz.
Milletin egemen olduğu, egemen bir Türkiye’nin yeni heyecanıyla, Meclis’in açılışının 97. yıl dönümünü ve başta milletimiz olmak üzere, dünya çocuklarının Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz.