Haber
2020-03-03 15:04:38
Şubemiz 15. Büyük Türkiye Buluşmalarında

15. Türkiye Buluşması, şube başkanları, yönetim kurulları, üniversite ve ilçe temsilcilerinin katılımıyla yapıldı. Kastamonu Şubesi olarak gerekli azaları ile 15. Türkiye Buluşmasına katılım sağladık. Genel Başkanımız Ali YALÇIN'ın konuşmaları gerçekleşti. Programın ikinci kısmında şube başkanları, yönetim sekreteryaları, üniversite ve ilçe temsilcilerinin zümreleri bir araya gelerek odaklanmış toplantılar gerçekleştirdik. Akşam saatlerinde yönetim azalarımız Genel Başkanımız Ali YALÇIN ve genel başkan yardımcıları ile sohbet gerçekleştirdi. Bu sohbetlerde sahadan gelen istek ve sorunlar ile çözüm yolları görüşüldü.

Genel Başkanımız Ali YALÇIN'ın konuşmalarından bazı başlıklar:

“Özgürlükleri artırmanın, adaleti hâkim kılmanın mücadelesini verdik, veriyoruz. Biz, makamdan ve masadan değil, alın teri dökülen mekândan ve emekçilerin bulunduğu sahadan sendikacılık yapıyoruz. Bugünden geçmişe, zirveden yola çıktığımız ilk yere, yolculuğa başladığımız ilk güne bakıldığında, herkesin gördüğü emektir, erdemdir, halis niyet ve gayrettirBizler de ilk adımı atan öncülerimiz gibi, zirveden yeni ufukları, yeni ufuklardan yeni umutları hedefledik. ‘Yerimiz zirve, yönümüz ufuk, yolumuz yeni umutlardır’ dedik. Bizi diri tutan itirazlarımız, muhalif damarımız, mücadele azmimizdir. Bizi değerli kılan, mücadele ruhuyla kazandırdıklarımız, hakkı ve hakikati haykırmamızdır” dedi.

 

Toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, buluşmanın; iyiliğe, doğruluğa ve adalete çağıranların, sendikası için ter akıtanların, adanmışların, sendikal aklı sendikal ahlakla buluşturanların, emeği, ekmeği aziz bilenlerin, özlük ve özgürlük mücadelesi verenlerin buluşması olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “15. Türkiye Buluşmamızda, aynı zamanda 28. kuruluş yılımızı da idrak ediyoruz. 14 Şubat 1992’de başlayan soylu mücadelede 28 yılı geride bıraktık. 28 yıl önce mehum Mehmet Akif İnan ve arkadaşlarının attıkları adım, bugün yerelden evrensele küresel bir yürüyüşe dönüştü. 28 yıllık mücadele, emek tarihinde 28 yıllık özne demek. Türkiye 28 yıl önce, akademik hizmet sendikacılığıyla, çözüm, insan, adalet temelli değer sendikacılığıyla tanıştı. Türkiye 28 yıl önce, insanı, emeği ve üyelerini ideolojik çatışmaların nesnesi gören sendikal zihniyetin tekelinden kurtuldu. Üyemiz, ülkemiz, yerküremiz dediğimiz, ‘Yeni Ufuklardan Yeni Umutlara’ şiarıyla ‘Yerelden Evrensele Soylu Mücadelemizi’ bugünlere ulaştıran Rabbimize şükürler olsun. Bu onurlu mücadelenin ateşini yakanlardan, yükünü taşıyanlardan Allah razı olsun. Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan, dava arkadaşımız Erol Battal ve ahirete irtihal eden dava büyüklerimize Rabbimden rahmet, genel başkanlarımız Niyazi Yavuz, Ahmet Gündoğdu başta olmak üzere, hayatta olan tüm emektarlarımıza sağlık ve afiyet diliyorum. Dünyada, bölgede ve Türkiye’de durmaksızın birçok gelişme yaşanıyor. Hem sendikal hem de siyasal gündem çok yoğun. Eğitimi ve eğitim çalışanlarını ilgilendiren, etkileyen hazırlıklar, çalışmalar, sorunlar, sonuçlar var. Çok kısa bir süre önce Elazığ’da depremi, Van’da çığ afetini yaşadık. Bu vesileyle, depremde ve çığda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.”

 

Mazlumun yanında, zalimin karşısındayız

Bugünlerde millet olarak bir yandan doğal afetlerin yaralarını sarmaya çalıştıklarını, diğer yandan bölgemizde yaşatılan vahşeti, katliamları, insani krizleri engellemek için uğraştıklarını kaydeden Yalçın, “Dilini, dinini, rengini, tabiiyetini sormadan mazluma, mağdura kucak açıyor; zulme, zorbalığa, sömürü çarkına çomak sokuyoruz. Çünkü biz sendikacılığı salt üyelerimizin haklarıyla sınırlı bir faaliyet olarak görmüyoruz. Mücadeleyi, inancımızın, medeniyetimizin verdiği insanlık ufkuyla yürütüyoruz. Eğitim-Bir-Sen’in kurucu değerleri; insanı, insanlığı, erdemi esas almayı kurumsal hedef ve hepimize kişisel görev olarak yüklüyor. Tam da bu yüzden, Suriye’de can pazarının ortasında kalan mazlum ve mağdurlara el uzatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Onlara bunu reva gören vahşet düzenini, Baas rejimini lanetlemeyi sürdüreceğiz. Rusya’nın Esed’e verdiği desteği, İdlib’de ürettiği dehşeti görmezden gelmedik, gelmeyeceğiz. İran’ın Esedçiliğine, İsrail’e sessiz kalışına sessiz kalmadık, kalmayacağız. Kızıl emperyalist ve kapitalist Çin’in Doğu Türkistan’daki soykırım politikasına kör, sağır ve dilsiz olmadık, olmayacağız. İşgal altındaki Karabağ’ı, Keşmir’i unutmadık, unutmayacağız. ABD’ye ve Evangelist tezgâhlara, teröre ve darbecilere verdiği desteğe karşı itirazımızı, isyanımızı haykırmaya devam edeceğiz. Filistin’de Siyonist vahşete ve işgale karşı direnişi desteklemekten vazgeçmeyeceğiz. İsrail’i büyütmeyi, Filistin’i yok etmeyi, Kudüs’ü Siyonizm’in başkenti ilan etmeyi hedefleyen ‘Yüzyılın Anlaşması’nı yüzyılın paçavrasına dönüştürecek, yüzyıllar da geçse itirazımızı sürdüreceğiz. Bizim gayemiz, mazlum coğrafyalarda fiili, fikrî ve iktisadi sömürünün son bulması, bütün dünyada hakkın ve adaletin hâkim olmasıdır” şeklinde konuştu.

Kanun değişmeli, haklar genişlemeli, eğitim çalışanlarının pazarlık gücü artırılmalıdır

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun değişmesi gerektiğini vurgulayan Yalçın, şöyle konuştu: “Bazıları için sendikacılık 100 metre koşusu olabilir. Bazılarının nefesi, bazılarınınsa hayali yetmeyebilir ama bizim için sendikacılık; ideallerimizle süslü uzun bir yol, ömrümüzü vakfettiğimiz bir yürüyüş, ancak soluğu yeteceklerin sürdürebileceği bir maratondur. Kazanım üretme gayretimiz, mücadelemiz sürüyor. 5. Dönem Toplu Sözleşme süreci geride kaldı ama çözüm bekleyen birçok sorun da önümüzde duruyor. Sendikal haklarımızın gelişmesi için artık kanun değişikliği şart. Kanun bu hâliyle bu yükü kaldıramıyor. Masa taleplere dar geliyor. Masada sandalye sayısını azaltmak, toplu sözleşmenin kapsamını artırmak, sendikal haklardaki kısıtları kaldırmak, hakem kurulunu hakemliğe uygun bir yapıya kavuşturmak gerekiyor. Biz, toplu sözleşmeden herkes yararlansın ama yetkili sendikaya üye olmayanlar bunun için dayanışma aidatı ödesin diyoruz. Toplu sözleşme ikramiyesi ise yetkili sendikaların üyelerine iki kat artırımlı ödensin istiyoruz. Yetkili sendikanın da yetkili sendikaya üye olmanın da farkı sağlansın. Memura grev ve siyaset hakkı verilsin istiyoruz. Örgütlenmede sınırlamalar kaldırılsın, Kurum İdari Kurulu ve Kamu Personeli Danışma Kurulu bağlayıcı kararlar alabilsin. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı ve yardımcılarıyla yaptığımız görüşmede beklentilerimizi ilettik. Türkiye, son 20 yıllık süreçte önemli reformlar gerçekleştirdi. Ülkemiz, örgütlenmedeki engelleri kaldıracak demokratik kültüre, toplu sözleşmenin kapsamını genişletecek öz güvene, evrensel ilke ve tecrübelerin gösterdiği doğruları hayata geçirecek fikrî birikime sahiptir.”

Kamu yönetiminde aslolan ehliyet ve liyakattir

Kamu personel sistemine adaletin gelmesinin, kariyer sisteminin güçlendirilmesi, liyakat ve ehliyetin ölçü olmasıyla mümkün olduğunun altını çizen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çağrımızı yaptık, raporumuzu hazırladık. Buradan yineleyerek diyoruz ki, kamu görevlilerinin hak ettiği yere yükselmesinin, kariyer fırsat ve imkânlarının zenginleşmesinin zemini inşa edilmelidir. Kamu yönetiminde aslolan ehliyet ve liyakat, gerisi teferruattır.”

Sözleşmeli istihdam kaldırılmalı, iş güvencesi teminat altına alınmalıdır

Kamu görevlilerinin iş, maaş, kariyer ve liyakat güvencesinin kamu yönetiminin güçlenmesinin ön şartı, devletin bağımsızlığının teminatı olduğunu kaydeden Yalçın, “İş güvencesinin herkesi kapsadığı, insanı yaşatan devlet anlayışına dayanan bir kamu hizmeti, hepimizin ortak geleceği açısından elzemdir. İstihdamda ücretli, sözleşmeli gibi ayrımlar, devlet için kâr adı altındaki zarardır. Kamu personeli kadrolu olmalı, gelecek kaygısına değil, yaptığı hizmetin niteliğine odaklanmalıdır. Bu da ancak kadrolu istihdamla mümkündür. O hâlde, kadrolu istihdam dışındaki tüm uygulamalar ivedilikle kaldırılmalıdır. Bir yandan öğretmenliği, meslek kanunu çıkarılması gereken ihtisas ve kariyer mesleği olarak tanımlayacaksınız; diğer yandan öğretmeni, ücretli adıyla ucuz işçiliğe mahkûm, sözleşmeli adı altında haklarından ve kariyer sisteminden mahrum edeceksiniz. Hakların değil, mahrumiyetlerin konuşulduğu bir mesleğin itibarından da değerinden de bahsedilemez. Biz, buradan teklif ediyoruz: Sözleşmelilik kaldırılıncaya kadar ivedilikle bütün kamu görevlilerinde sözleşmeli görev yapma süresi kısaltılmalı, belirli süre görev yaptıktan sonra sözleşmelilerin kadroya geçişi bütün kamu kurumlarında geçerli olmalıdır. Sözleşmelilerin özre bağlı yer değiştirme hakkı olsun. Ailesinden ayrı öğretmenleri il ve ilçe emrine atamada maliyet hesabı yapılıyor ama eğitime ve aileye verdiği zarar, getirdiği maliyet de hesaplanmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen