“Hrant için herkes Ermeni oleyi da, sen şimdi benim içun bi gun Rizeli olmayi misun” diye sormuştu Ahmet Yurtman Başkan.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen camiasında herkesin yakından tanıdığı İstanbul 3 No’lu Şube eski Başkanımız ve RİDEF Genel Başkanı Ahmet Yurtman, Rize’nin kurtuluş yıldönümü dolayısıyla Bostancı Gösteri Merkezi’nde Rizeliler Gecesi organize ediyordu. Aradı ve “Ali Başkan, bütün arkadaşlara haber ver, akşam Bostancı Gösteri Merkezi’ne gelin. Önemli katılım bekliyorum sizden” dedi. “Ya başkanım, bu Rizeliler Gecesi, Rizeli olan arkadaşları arayayım ve katılımlarını isteyeyim. Rizeli olmayanlara ne diyeyim ben şimdi” dedim. Ahmet Yurtman Başkan, “Hrant için herkes Ermeni oleyi da, sen şimdi benim içun bi gun Rizeli olmayi misun” diyerek, o tarihi sözü söyledi. Bunun üzerine ikinci bir cümle söylenebilir miydi?
Milli Eğitim Bakanımızı ve Bakanlık yetkililerimizi ben bugün empati yapmaya ve bir günlüğüne eğitim müfettişi olmaya davet ediyorum. Biliyorum bazı eğitim müfettişi arkadaşlarım bana kırgınlar. Sayıları bir elin parmaklarını geçmediğini düşünmek istediğim bazı eğitim müfettişi arkadaşlarımızın ehliyet ve liyakat sorgulamasına neden olabilecek yaptıkları soruşturma dosyaları ile ilgili; eğitimciler arasında eğitim müfettişleri aleyhine oluşan olumsuz kanaat dalgasının önüne geçilmesi amacıyla geçen haftalarda kaleme aldığım, “Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!” başlıklı yazım dolayısıyla tebrik edenler olduğu gibi, tepki gösterenler de oldu. ‘Bazı’ diye özellikle vurguladığım, başlıkta belirttiğim ve yazı içinde altını çizdiğim halde eleştiri yazımı genele yapılmış gibi göstermeye ve haksız tepki vermeye çalışanlar oldu. Yazımda, “Eğitim müfettişi arkadaşlarımdan özür dileyerek” şeklinde kurduğum cümleyi de görmezden gelerek görmedikleri dosya için “sendikanın hukukçularına mı incelettiniz” diye kızıp tepki verenler bile vardı. Tabii ki hukukçularımıza incelettik. Onlar dosyayı inceledikten ve benden daha fazla tepki gösterdikten sonra yazdım o yazıyı… Yorumlardan ve mailime gelen olumlu-olumsuz tepkilerden söz edecek değilim elbette. Bir eğitim müfettişi arkadaşımızın müfettişlerimiz arasındaki iletişim grubunda,“birilerinin yazılarına tepki göstermeden önce neden olumlu veya olumsuz yönlerimiz üzerinde özeleştiri yapmayı denemiyoruz” tespiti, benim ulaşmak istediğim noktaydı. Bütün eğitim müfettişlerimizin töhmet altında kalmamasına yönelik iç sorguya vesile olmayı seçerken, “acaba benim iyi niyetimi sağa sola çekip sündürenler olabilir mi” endişesini taşımadım değil. Neyse, bu yazının konusu önceki yazım değil. Ben bugün herkesi bir günlüğüne eğitim müfettişi olmaya ve empati yapmaya neden davet ediyorum. Eğitim müfettişlerimiz şu an sesini duyurmak istiyorlar ve haklı olarak “bu ne biçim iştir”diyorlar. Bu sorunu herkesin empati yaparak anlamasını, Bakanlık yetkililerinin ise, yapacakları empati sonrası ivedi bir çözüm üretmesini bekliyorum.
Kısa süre önce, yaklaşık 1800 eğitim müfettişinin görev yeri değişti. Müfettişlerin isteğe bağlı atamaları 10 Ağustos 2011’de, bulunduğu bölge hizmetini tamamlayanların ataması ise 24 Ağustos 2011 tarihinde müfettişlerin iradeleri dışında gecikmeli olarak yapıldı. Ancak, yapılan bu atamalarda eşleri öğretmen olan müfettişlerin durumu dikkatlerden kaçtı. Atama sürecinde müfettişlerin öğretmen olarak görev yapan eşleri, öğretmen atama ve yer değiştirme takvimi geçtiğinden yer değiştirme isteğinde bulunamadı. Eğitim müfettişleri atandıkları ilde tebligat tarihinden itibaren 15 gün içinde göreve başlayacak olmalarına rağmen, eşlerinin ataması Şubat ayına kalacak. Şubat ayına kadar müfettişlerin eşleri başka ilde, kendileri başka ilde çalışmak zorunda bırakılacak. İşte tam da burada empatiye acil ihtiyaç var. Eşi öğretmen olmayanlar ve başka kurumda çalışanların ayrıca sıkıntıları var. Fakat Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak çalışanlarla ilgili müfettişlere rotasyon planlaması yapılırken, gözden kaçan bir hususun anlaşılması için acil olarak empati yapılması gerekmektedir.
Aileler parçalandı. Müfettişler evlerini taşıyamıyor. Doğal olarak, eski görev yerlerinden ilişik kesme, yeni görev yerlerinde göreve başlama tarihlerinde gecikmeleri engellemek için yetkililer irade beyanında buluyor. Müfettişlerimiz ve eşleri hastanelerde rapor peşinde koşmak zorunda kalıyor. Bir kısmı lojmanda ikamet edenler kısa aralıklarla iki kez ev taşımak zorunda. Okulların açılmasına kısa bir süre kalması nedeniyle bu durumdan en çok da çeşitli derece ve türdeki okullarda öğrenim gören çocukları etkilenecek. Aile parçalandığı için baba ya da anne tek başına gidip misafirhane ya da otel odasında gün sayacak… Dönem ortasında ise çocukların okulları değişecek. Bu durumun ne manaya geldiğinin anlaşılması için herkesin empati yapması ve buradaki çarpıklığa, kendisini müfettiş olarak düşünerek çözüm üretmesi gerekmektedir.
Ya müfettişlerle birlikte eşleri il emrine kadrolu olarak atanacak ya eş durumu ataması yapılıncaya kadar öğretmen eşlere görevlendirme hakkı tanınacak ya bunlar yapılana kadar müfettişlerin eski görev yerlerinde geçici olarak bekletilmeleri sağlanacak ya da başka bir çözüm. Sorun şu an krize dönüşmüş durumdadır. Bir çözüm üretmek zorunluluğu ise ortadadır. Aynı sorun il müdürü, ilçe müdürü, il müdür yardımcısı ve şube müdürlerinin rotasyonla yer değiştirmesinde de yaşanacaktır. Onun için, şu an öncelikle eğitim müfettişlerimizin sorununun çözülmesi, ileride diğer rotasyon uygulamalarında da aynı durumun yaşanmaması için her şeyin etraflıca düşünülerek işlemin ondan sonra başlatılması gerekir.
İlk başta Ahmet Yurtman Başkanımızın, “Hrant için herkes Ermeni oleyi da, sen şimdi benim içun bi gun Rizeli olmayi misun” siteminden yola çıkarak, herkesi, eğitim müfettişlerimizi anlamak için empati yapmaya ve bir günlüğüne eğitim müfettişi olmaya davet ediyorum.
Sorunun bir an evvel çözülmesi ve çözümün gecikmemesi dileğiyle…
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz
Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız
Pagan kültürden medet uman çağdaşlık
Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Paradigmalar sarmalında kadın ve emek
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"
Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir
Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor
Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır
Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği
Bugün için umut gelecek için müjdeyiz
Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz
Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz
Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen
Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz
Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli
Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz
Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır
Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız
Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz
Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak
"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."
Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu
Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz
Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti
Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler
'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz
Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu
Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...
Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?
KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli
Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?
Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu
Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam
Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!
'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır
Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma
FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?
İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur
İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır
Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi
YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır
Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı
Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal
Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!
Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?
MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?
Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık
Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum
Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar
MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı
Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin
Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum
Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…
Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine
Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete
Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri
Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?
‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!
Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı
Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık
Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor
Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!
Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)
Yalan Namertlerin Cesaretidir
Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…
Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?
Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor
BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?
Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!
28 ŞUBAT NEDİR?
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ